12 Ekim 2017 Perşembe

Ezogelin Çorbası

Ezogelin Çorbası

Havalar serinlemeye başlayınca, sıcak çorbalarımız da sofralarımızdaki yerlerini almaya başladı. Kışa en çok yakışan çorbalardan biri de ezogelin çorbası. Bu çorbaya adını veren, hatta filmlere konu olan  Ezo Gelin'inse çok hüzünlü bir hikayesi var.

 Gaziantep’in Oğuzeli İlçesinin Uruş Köyün’nde doğan Ezo'nun asıl adı "Zöhre'dir". Anak küçüklüğünden beri "Ezo" diye çağrılır. Güzelliği dillere destandır. O kadar ki,…

… görenler, iki yanağına birer elma oturtulmuş sanmışlardır.
… bakanlar bakmaya doyamamışlardır.
… bir yaz günü kapısını çalıp bir kap ayran isteyen gurbetçi bir çerçi, Ezo'nun güzelliği karşısında şaşalayıp, Ezo'nun uzattığı ayran tasını yere düşürüp kırmıştır. 
… gülümseyerek bakmasıyla, düşmanları barıştırmış, 
… olursa o kadar olurdur. 

Bu kadar güzel olunca, genç yaşlı, zengin fakir isteyeni de çok olmuş tabii. Ancak alınyazısı neyse, o olur.

Ezo’nun güzelliği  dillerde gezerken, Şitto adında birinin de adı ağızlarda dolanmaya başlar. Bağlaması akarsuyun şırıltısı gibi, sesi bülbül gibi olan Şitto’yla  Ezo’nun yolları kesişir. İlk evliliğini berdel usulüyle Şitto’yla yapar.

Ancak evlilikleri kısa sürer. Bir söylentiye göre Ezo hakkında çıkan dedikodular, bir söylentiye göre kendisiyle birlikte berdelle evlenen ağabeyinin evliliğinin bitmesi, Ezo’yu eşinden ayrılıp baba evine dönmek zorunda bırakır.

İçine kapanan Ezo Gelin, altı yıl kimseyle evlenmeye yanaşmaz. Altı yıl sonra teyzeoğlu Memmey’le yine berdel usulü evlenmeye razı gelir. Şimdi Suriye sınırları içinde kalan Carablus’a bağlı Kozbaş Köyünde yaşamaya başlar. Dünyaya getirdiği iki kızından birini kaybeder. Hem ilk eşinden ayrılmanın hüznü, hem evlat acısı, memleket hasretine de eklenince, Ezo Gelin vereme yakalanır, yataklara düşer. Böyle de ölür.

Kaynaklar: 


Ezo Gelin’in hikayesi böyle. Ancak bu isim çorbaya nasıl geçmiş, onu bilemiyorum. Fazla derine dalmadan, çorbanın tarifine geçiyorum.

Malzemeler:
Bir su bardağı kırmızı mercimek
1/2 çay bardağı ince bulgur
1/2 çay bardağı pirinç
Bir orta boy, ince doğranmış soğan
Bir yemek kaşığı zeytinyağı
Bir yemek kaşığı tereyağ
Bir tatlı kaşığı biber salçası
Bir tatlı kaşığı domates salçası
Bir tatlı kaşığı kekik
Bir tatlı kaşığı kuru nane
Bir çay kaşığı karabiber
Bir çay kaşığı kimyon
Bir çay kaşığı zencefil
Bir limon suyu
Bir yumurta sarısı
Bir kaşı un
Tuz
10 su bardağı kaynar su

Yapılışı:
Mercimek, bulgur ve pirinci ayıklayıp yıkayın. Yağları ve soğanı derin bir çorba tenceresine alın. Orta hararetli ateşte, soğanlar şeffaflaşıncaya kadar ara sıra döndürün. Salçaları ekleyin. Salça kokusu çıkana kadar, karıştırarak kavurun, ancak yakmayın.

Sırasıyla kaynar suyu, mercimek, pirinç ve bulguru, un, limon suyu ve yumurta sarısı dışındaki tüm diğer malzemeleri ekleyerek karıştırın. Ateşi kısın. Taşmaması için, tahta kaşık içindeyken, kapak yarı açık olarak pişmeye bırakın. Dibine tutmaması için ara sıra karıştırın.

Un, limon suyu ve yumurta sarısını iyice karıştırın. Pürüzsüz bir çorba terbiyesi hazırlayın. Mercimekler tamamen pişip dağıldığında, çorbayı ince rondodan geçirin. Çorbadan iki kepçe terbiyeye katın ve karıştırın. Bu karışımı, bir yandan çorbayı karıştırarak, yavaş yavaş çorbaya ekleyin. Karıştırarak 5 dk daha pişirmeye devam edin ve çorbayı ateşten alın.

Afiyet olsun.

2 yorum:

  1. Çok severim. Emeklerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Beyda'cığım. Biz de severek tüketiyoruz. Sevgiler...

      Sil