5 Aralık 2018 Çarşamba

Artan Kızarmış Hamsiyi Yenileyin


Artan Kızarmış Hamsiyi Yenileyin

Hamsi, kış mevsimi sofralarının olmazsa olmazlarından. Ayrıca her türlü pişirmeye uygun bir balık. Izgara, tava veya buğulama yapın. Özel bir şekilde sunmak isterseniz, hamsi pilavı yapın. Ancak o biraz zahmetli olduğundan, hamsi pilavını ya özel günlerde ya da  zamanım olduğunda yapıyorum ve hamsiyi genellikle kızartıyorum. Bu bana pratik geliyor, hem de mısır ununa bulanıp tavada kızarmış hamsinin lezzeti bir başka oluyor. Balkona koyduğum küçük tüpün üzerinde pişiriyorum. Böylece kokusu da sorun olmuyor. Önden tarhana veya şehriyeli domates çorbası ve beraberinde marul ağırlıklı, bol limonlu mevsim salatası eşliğinde sunuyorum. Üzerine bir parça Trabzon Beton Helvası. Allaaaahh! Tutmayın beni! :))) vallahi yazarken bile iştahım açıldı.

Artan Kızarmış Hamsiyi YenileyinPekala, kızarttığınız hamsinin tamamını o öğün tüketemezseniz ne yapıyorsunuz? Ben, Giresun'da yaşadığımız dönemde Aydın Teyze'mden öğrendiğim yöntemi uyguluyorum. Böylece yapımı çok basit, ertesi gün pişirmeye hazır yeni bir yemek elde etmiş oluyorum. Nasıl mı? Şöyle:

Artan Kızarmış Hamsiyi YenileyinKalan kızarmış hamsileri, çok fazla dağıtmadan kılçıklarından ayırın. Bir miktar soğanı pişireceğiniz sahanın içine söğüş veya yemeklik doğrayın. Üzerine ayıkladığınız hamsileri yerleştirin. Üzerini limon dilimleri ve maydanoz yapraklarıyla süsleyin. Hamsideki tuzu da dikkate alarak, bir miktar tuz serpiştirin. Bir kaç parça tereyağı yerleştirin. Biraz zeytinyağı gezdirin. Üzerini kapatarak, buzdolabına kaldırın. En geç ertesi akşam öğününden önce, çok az bir miktar su ekleyerek ve kapağı kapalı olarak 10 dk kadar tekrar pişirin. Sonra da sahanda servis ederek afiyetle yiyin.

Dilerim bu pratik öneri sizin için faydalı olmuştur.

Bereketli olsun, kolay gelsin.

22 Ekim 2018 Pazartesi

Fırında Palamut (4-6 kişilik)

Fırında Palamut


Palamut denince aklıma ilk, Hopa'da yaşadığımız, babamın gençliğiyle özdeş yıllarda  arkadaşlarıyla tekne üzerinde gece yarısı çıkıp, bir dolu palamutla sabaha karşı dönüşleri ve annemin doğranmış taptaze palamutları akşam yemeğinde kızartarak, yeşil salata ve güzel gülüşü eşliğinde soframıza getirişi gelir. Ve ben bunları hayal ederken kendimi, kardeşlerimi, annemin ve babamın gençliklerini ve hep birlikte bir aile oluşumuzu bir kez daha severim, okşarım. Gözlerim dolarak özlerim.

Aradan çok zaman geçti. Bu arada yalnızca bu tabloya değil, memleketimden ayrı olduğum uzun zaman diliminde palamuta olan özlemim de eklenince, son yıllarda zamanı geldikçe ihmal etmeden almaya özen gösteriyorum. İşte yine mevsimi geldi. Bu yıl palamut bol çok şükür. 

Şimdi bizim evde palamut avına çıkan kimse olmasa da, ben de bu bolluktan faydalanıp kızımın "Yine mi balık!" şeklindeki serzenişlerine pek aldırış etmeden, sık sık sofraya getirmeye çalışıyorum.

Anacığımın kızarmış palamutunun tadı hala ağzımı sulandırsa da, ben palamutu fırında pişirmeyi tercih ediyorum. Izgara ya da buğulama da birere tercih olabilir. Ancak ızgarada pişirmek isterseniz, ilk karın düşüp suların soğumasını beklemeniz gerekir. Çünkü o zaman balık yağlanır ve lezzetli olur. Şartları zorlar, yine de ızgara yaparsanız, balık kuru olur. Zevk almazsınız.

Ocak üzerinde pilaki veya "buğulama" olarak bilinen yöntemle yapmak isterseniz, o zaman da balığı fırındakine benzer şekilde tencerede hazırlayarak ve ocak üzerinde, hafif ateşte yapabilirsiniz. Bunu da paylaşmayı bir başka güne bırakarak ve vereceğim tarifi fırında pişirebileceğiniz diğer balık türlerine de uygulayabileceğinizi belirterek, "fırında palamut" tarifimi sizlere sunuyorum.

Şimdiden kolay gelsin, bereketli olsun.

Malzemeler:
2 orta boy temizlenmiş ve dilimlenmiş palamut
2 orta boy soyulup dilimlenmiş kuru soğan
Limon dilimleri
Bir defne yaprağı
Bir diş sarımsak (isteğe bağlı)
2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
Bir yemek kaşığı tereyağı
Tuz
Pişirmek için kapaklı fırın kabı

Yapılışı:
Dilimlenmiş palamutlarınızı tuzlayın ve 10-15 dk kadar tuzu alması için kenarda bekletin.
Fırınınızı 200°C'ye ayarlayarak ısınmaya bırakın.
Palamutları fırın kabınızın tabanına dizin. Defne yaprağını ve kullanacaksanız sarımsağı ikiye bölün ve dengeli şekilde balık dilimlerinin arasına yerleştirin.
Sırasıyla soğan dilimlerini ve onun da üzerine limon dilimlerini yerleştirin.
Tereyağını parça parça yemeğinizin üzerine yerleştirin. Kapağını kapatarak sıcak fırına verin.
Çok kurutmadan, 30-40 dk kadar pişirin. Fırından çıkarıp 5 dk kadar kapak kapalı halde dinlendirin.
Üzerine sızma zeytinyağı gezdirin ve mevsim salatasıyla birlikte sıcak olarak servis edin.

Afiyet olsun.

Fırında Palamut




9 Ekim 2018 Salı

Badem Unlu Kurabiye

Badem Unlu Kurabiye


Bu bir "Kavala Kurabiyesi" tarifinin, "Badem Unlu Kurabiye" tarifine dönüşme hikayesidir! Nasıl mı? İşte şöyle! :))

Geçenlerde kızım "Anne, kurabiye yapar mısın?" şeklindeki sık olmayan talebini iletince, çok işim olmasına rağmen, bunu da araya sıkıştırmaya karar verdim. Elimdeki badem ununu bir türlü zaman bulup kızımın çok çok sevdiği makaronlara dönüştürememiştim. "Bari kurabiyede değerlendireyim.." diyerek kolları sıvadım. Ama bu arada benim için bir ton işin bir araya sıkıştığı ve aynı anda en az iki işle meşgul olduğum deli hafta sonlarından birini yaşadığımı belirtmeliyim.

Google'dan "Badem Unlu Kurabiye" olarak arattığımda en başta çıkan ve görseli enfes göründüğü için de tercih ettiğim, tarifin içine girdim. İtiraf etmeliyim, kestirmeden giderek doğrudan doğruya malzemeleri okumaya başladım. Yapılışını tam okumadan "Nasıl olsa kurabiye hamuru aynıdır. Karıştır hepsini gitsin!" diyerek  malzemeleri bir güzel yoğurdum. Nefis bir kurabiye hamuru elde ettim. 

Bu arada tüm aceleme rağmen satırları atlaya atlaya da olsa okumaya devam ediyorum. Örneğin malzemeye hamuru toparlamak için iki yumurta akı eklemiş olduğunu okuyorum. "Allah Allah!" diyorum. "Benim hamurum çok güzel oldu. Fazladan yumurtaya ihtiyaç kalmadı." diyerek hem biraz şaşırıyorum, hem de seviniyorum.

Derkeennn...o da ne?! Asıl detayı kaçırmış olduğumu fark ediyorum. Önce un, yağ ve badem ununu birlikte 10 dk kadar kavrulması gerekiyormuş. Kavala kurabiyesini kavala kurabiyesi yapan püf noktası bu demek. Ama üzülmüyorum. Benimki de kavala kurabiyesi olmasa bile, en azından kurabiye olacak. Hiç kuşkum yok. Hamur dinlenince başlıyorum çalışmaya ve yukarıda resmini gördüğünüz ve aşağıda tarifini verdiğim enfes kurabiyeleri elde ediyorum. 

Badem Unlu Kurabiye

Not: "Mutfak Sırları" sitesinin Sevgili Nilay Tulum'a bu güzel kurabiyeleri elde etmeme vesile olduğu için çok çok teşekkür ediyorum. Kendisinin orjinal "Kavala Kurabiyesi" tarifine ve diğer tüm güzel tariflerine bu linkten ulaşabilirsiniz.

Badem Unlu Kurabiye
Malzemeler: 
3 su bardağı un (300 gr)
1 su bardağı badem tozu (90 gr) (Orjinal tarifinde 2 su bardağı badem tozu kullanılmış)
1 su bardağı pudra şekeri (115 gr) (hamura)
1/2 su bardağı pudra şekeri (üzerine)
Oda sıcaklığında 130 gr tereyağ
1 tatlı kaşığı vanilya
1 yumurta
1 tatlı kaşığı kabartma tozu

Yapılışı:
Üzeri için kullanılacak pudra şekeri hariç tüm malzemeyle özlü bir hamur elde edin. hamuru 20 dk kadar dinlenmeye bırakın.

Bu arada fırınınızı 150 °C'ye ayarlayarak, alt üst ısınmaya bırakın.

Düz fırın tepsisini fırın kağıdıyla kaplayın. Dinlenen hamurunuzu tezgahın üzerinde merdane yardımıyla 1 cm kalınlığında açın. Arzu ettiğiniz şekilde kalıpla keserek tepsiye dizin. Fırına vererek 40-45 dk kadar pişirin.

Fırından çıkardığınız kurabiyeleri ılınmaya bırakın. Ilınınca üzerlerine pudra şekeri serpiştirin. Harika, kıyır kıyır, ağızda dağılan kurabiyelerinizin gün geçtikçe daha da güzel, lezzetli bir hal aldığını göreceksiniz.

Kolay gelsin, bereketli olsun.

Badem Unlu Kurabiye


Badem Unlu Kurabiye


Badem Unlu Kurabiye
 
Badem Unlu Kurabiye







24 Eylül 2018 Pazartesi

Mürdüm Erikli Kek

Mürdüm Erikli Kek


Malzemeler:
1 kg mürdüm eriği
3 yumurta (oda sıcaklığında)
Bir su bardağı toz şeker
Bir çay bardağı süt
2 su bardağı elenmiş un
125 gr eritilmiş tereyağ
Bir fiske tuz
Bir paket vanilya
Bir paket kabartma tozu

Mürdüm Erikli Kek

Yapılışı:
Mürdüm eriklerini yıkayıp ikiye bölün. Çekirdeklerini ayıklayın.

Fırınınızı 180°C'ye ayarlayarak ısıtın. Fırın kalıbınızı yağlayıp unlayın. Dörtgen şekilli kalıplar, bu tür bir kek için daha uygun olmaktadır.

Unu, vanilya, tuz ve kabartma tozuyla birlikte iki kez daha eleyin.

Yumurta ve şekeri, rengi açılıp köpük köpük oluncaya kadar çırpın.

Yağı ve sütü yumurtalara ekleyin. Bir yandan bir yandan azar azar un ekleyin. Hamur tamamen homojen bir hal alınca, çırpma işlemini bırakın.

Hamuru kek kalıbına boşaltın. Her yana eşit miktarda dağılmasına özen gösterin. Kalıbı bir kaç kez tezgaha vurarak içindeki hava kabarcıklarının çıkmasını sağlayın.

Mürdüm eriklerini, balık sırtı gibi, kekin üzerinde hamur hiç gözükmeyecek şekilde ve içine batırarak dizin. Keki, sıcak fırına verin. 40-45 dk kadar, kapağını hiç açmadan alt üst pişirin.

Kekinizi soğumaya bırakın. Soğuyan keki kalıptan çıkarın ve kek fanusuna alın. Bir süre kapağı kapalı olarak buzdolabında bekletirseniz, çok daha güzel oluyor. Servis yapacağınız zaman üzerine pudra şekeri serpiştirin.

Afiyet olsun.

Mürdüm Erikli Kek

13 Eylül 2018 Perşembe

Güneşte Pişen Kızılcık Marmelatı

Güneşte Pişen Kızılcık Marmelatı
Güneşlenmekte Olan Kızılcık Marmelatı

Tarif, canım arkadaşım Zerrin Hanım'ın kayınvalidesi Ayşe Teyze'ye ait. "Ay, nasıl oluyor merak ettim. Biraz deneyebilir miyim?" dememe karşılık, ertesi gün getirdiği bir miktar marmelatı hep birlikte beğendik.

Bu yıl ne yapacağımı bilmeden aldığım kızılcığı, son anda aklıma gelen bu tarifle denedim. Üstelik süzgeçten geçirdiğim kızılcıkla marmelat, süzgeçin üzerinde kalan posasını da kaynatmak suretiyle kızılcık suyu olmak üzere iki ürün elde ettim.

Kızılcık kullanmak için hala zaman var. Denemek isteyenler için tarifi sunuyorum.

Malzemeler:
Bir ölçü kızılcık püresi
2 ölçü toz şeker

Yapılışı:
Kızılcıkları yıkayıp süzün. Süzgeçin içerisinde elinizle ezerek püresini çıkarın. Aynı zamanda posasını ve çekirdeklerini ayırmış olacaksınız. Çıkan bu posa ve çekirekleri kaynatarak az da olsa kızılcık suyu elde edebilirsiniz.

Kızılcık püresini şekerle karıştırarak, uygun bir tepsinin içinde güneşe koyun. Üzerini çok ince bir tülbentle kapatabilirsiniz. Marmelatı ara sıra karıştırarak güneşten tutmaya devam edin. Gittikçe sıvısını kaybettiğini ve koyulaştığını farkedeceksiniz. İstediğiniz kıvama gelinceye kadar bunu yapmaya devam edin. Hazır olduğunda kavanozlara koyarak kapakları sıkıca kapatın. Marmelatları mutlaka buzdolabında muhafaza edin.

Kolay gelsin, bereketli olsun.

Güneşte Pişen Kızılcık Marmelatı
Kızılcık Suyu

Sirke Mayası (Sirke Anası)

Sirke Mayası (Sirke Anası)
Sirke Mayası (Sirke Anası)

Selam Dostlarım!

Sirkenin sağlık açısından yüksek faydaları olduğu, artık herkesçe biliniyor. Ben özellikle salatalarda, tek başına ya da limon suyuyla birlikte çok kullanıyorum. Severek tüketiyoruz.

Bahçemizdeki elmalar yere dökülüp çürürlerken, bizim sirkeyi marketten satın almamızın ne kadar anlamsız olduğunu farkedince, geçen yıl kendi sirkemi kendim yapmaya karar verdim. Böylelikle ilk kez kurduğum doğal sirke, bu yıl tam olgunlaştı.  Rengi berraklaşan şirke, kullanılmaya hazır. Bunu görmek çok güzel!

Sirke kurmak için elmanın kendisi kadar, atmak yerine yediğimiz elmaların kabuklarını da kullanabiliriz. Diğer yandan ilk sirke kurulumunda, mayalanmanın sağlanması için nohut, ekmek kabuğu, bulgur, şeker gibi malzemeler kullanılabiliyor. Sirkenin mayalanması için sirkeyi kurarken içerisine bir miktar bal koymuştum. Ancak asıl doğal olan maya, sirke olgunlaşırken üzerinde oluşan jel kıvamındaki maya tabakası. "Sirke anası" da denilen bu tabakayı saklarsanız, yeni sirke yapımında diğer malzemeler yerine, bu mayayı kullanabilirsiniz.

Sağlıklı, mutlu günleriniz, bereketli işleriniz olsun!

Sirke Mayası (Sirke Anası)
Olgunlaşmış Sirke (Bir yıllık)


11 Eylül 2018 Salı

İhtiyacınızdan Fazlasını Kurutarak Saklayın (Nane, Maydanoz, Dereotu, Kekik, Reyhan)


İhtiyacınızdan Fazlasını Kurutarak Saklayın (Nane, Maydanoz, Dereotu, Kekik, Reyhan)

Taze nane, maydanoz ve dereotu özelikle salatalarda en çok kullandığımız taze yeşillikler. Bazen ya demetleri ihtiyacımızdan büyük olduğundan, ya da kısa zamanda tüketilemediğinden, en iyi saklama koşulklarında bile sararıp atılabiliyorlar. Ben bunun önüne geçmenin yolunu kurutarak saklamakta buldum. Tamamını kullanamayacağımı hissettiğimde, artan bu türden yeşillikleri seyrek şekilde tepsiye yayıp kurutuyorum.

Kurutma işlemi için iki farklı ortamdan birini kullanabilirsiniz. Kullanabileceğiniz birinci ortam, renklerinin bozulmaması için, doğrudan güneş ışığı almayan, ancak yeterince aydınlık, sıcak ve kuru herhangi bir ortam olabilir. Mutfakta pişen yemeğin buharı nemli bir ortam oluşturduğundan, mutfak dışında bir ortam olmalıdır.

İkinci ortamsa buzdolabı. Evet, yanlış okumadınız. düz bir tabağa veya kağıt üzerine koyduğunuz yeşillikleri açık bir şekide buzdolabının rafına yerleştirin. Bir kaç gün içinde, renklerinin değişmeden kuruduklarını ve ufalanabilecek seviyeye geldiğini görebilirsiniz.

Kuruttuğunuz yeşillikleri önce ufalayın, sonra ufaladığınız bu yeşillikleri tel süzgeçte eleyin. Süzgecin üzerinde kalan çöpleri atın. Süzgeçten geçen kuru yeşillikleri, yaş halleriyle kullandığınız her yerde kullanabilirsiniz. Örneğin kuru dereotunu da yaşı gibi mücver yapımında kullanın. Aynı lezzeti elde edeceğinizi göreceksiniz. Ayrıca kekik, reyhan gibi "ot" türünden saydığımız diğer yeşillikleri de bu şekilde kurutup değerlendirebilirsiniz.

Şimdiden kolay gelsin, bereketli olsun.

İhtiyacınızdan Fazlasını Kurutarak Saklayın (Nane, Maydanoz, Dereotu, Kekik, Reyhan)

7 Eylül 2018 Cuma

Süt Ekşimiği (Çökelek) Nasıl Yapılır?

Süt Ekşimiği (Çökelek) Nasıl Yapılır?

Yapımı en kolay peynir türü olarak nitelendirilen çökelek (ekşimik), aynı zamanda yüksek kalsiyum ve protein değerine sahip. Özellikle tuzsuz kullanıldığında, düşük kalori değeriyle birlikte diyet için de mükemmel bir seçenek oluşturuyor. Bebeklikten itibaren her yaş için ideal bir besin kayanğı olan çökeleği börek ve poğaçalarınızda, sahanda yumurtayla veya sade olarak gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.

Malzemeler:
İstenen miktarda, mümkün mertebe doğrudan üreticiden temin edilen doğal süt,
Sütü kestirmek için bir kaç damla limon suyu veya bir yemek kaşığı kadar yoğurt.

Yapılışı:
Sütünüzü tencereye alıp, orta hararetli ateşe koyun. Kabarmaya başlayınca, süt kaynamaya yakın demektir. Nu esnada, limon suyunu veya yoğurdu ekleyip karıştırın. Çok geçmeden sütünüz kesecektir. Dibine tutmaması ve çökeleğin yoğunlaşması için bir kaç dakika karıştırarak kaynatın. çökelek tamamen ayrışıp, sarı su üste çıkınca ateşten alın. Ilımaya bırakın. Ilınan çökeleği, temiz bir mutfak torbasına süzün. Tamamen süzülünce, torbadan çıkarın ve istediğiniz şekilde tüketin.

Afiyet, bal, şeker olsun.

6 Eylül 2018 Perşembe

Bamya Nasıl Şoklanarak Saklanır?

Bamya Nasıl Şoklanarak Saklanır?

Merhaba!

Uzun ve güzel bir Amerika tatilinden sonra, temmuz ayı sonunda memleketime döndüm. Döner dönmez ilk dikkatimi çeken, yaz ortası olmasına rağmen yüksek sebze fiyatları oldu. Pazarcılardan edindiğim bilgiye göre, bu yıl üretimin de, verimin de düşük olduğu yönünde. O yüzden ihtiyacım olan sebzelerin fiyatlarını nispeten düşük bulduğum an fırsatları değerlendirip, kışlıklarımı ağustos ayı içinde hazırladım. 

En pahalıya aldığım sebze, bamya oldu galiba. Geçen yılın neredeyse iki katı. Satıcının, "Sarı bamya bu. Diğerlerine aldanma. Benimki yerli. " deyişine kandım diyelim. "Bunun tohumu yok mu?" şeklindeki soruma karşılık, yan tezgahta köy ürünleri satan hanımın "Var! Bak ben de bu abiden aldım bamya tohumunu." demesinden gaz alarak, bir miktar da tohum satın aldım. ne var ki, satın aldığım bamyaları lafa dalıp tezgahta unuttum ve bunu beş gün sonra farkettim. 

Bir dahaki pazar zamanı koşa koşa tezgahı buldum. "Ben bamyalarımı unutmuşum. Onları almaya geldim." der demez, "Neredesin? Ben de seni bekliyordum. Gözüm yolda kaldı." dedi satıcı. "Vallahi iyi ki geldin." dedi. Gülümsedik. Hak ve hellallik üzerine kısa bir konuşmadan sonra, satıcıda parasını aldığı bamyaları teslim etmenin (hakkım onda kalmadığı için) mutluluğu, bendeyse bamyalarıma kavuşmanın mutluluğu, tezgahtan ayrıldım. Akşama da, bamyalar tazeliklerini kaybetmeden şoklayıp buzluğa koydum. Nasıl mı? İşte şöyle:

Bamya Nasıl Şoklanarak Saklanır?

İstenen miktarda bamyayı iyice yıkayarak, varsa kumundan ve üzerindeki olası ilaç kalıntılarından arındırın. Temizlenen bamyaları tepelerinden kubbe şeklinde ayıklayın. Bunu yaparken bamyaları keserek içinin açılmamasına özen gösterin. Bu şekilde bamyada mevcut sümüksü yapının sebzenin içinde hapsolmasını sağlayın.

Uygun büyüklükteki bir kaba, bamyaların üzerini örtmeye yetecek miktarda soğuk su alın. İçine yarım limonu sıkın. Bamyaları hazırladığınız bu limonlu suya bırakın. Gerekliyse su ekleyin. Üzerine ağır bir tabak veya tencere kapağı koyarak, bamyaların suyun içinde kalmalarını sağlayın.

Diğer yanda bamyaları haşlamak için tencereye su, yarım limon suyu ve kabuğunu alarak kaynmaya bırakın. Su kaynadığında içine bamyaları alıp 2-3 dk kaynatın.  Bu sırada oldukça büyük bir kabın içie çok miktarda soğuk su koyarak hazır tutun. Kaynayan bamyaları kevgir yardımıyla soğuk suyun içine alın. Burada soğuyan bamyaları süzerek, buzluk kaplarına veya poşetlerine dağıtın. Sebzelerin renklerinin oldukça canlı ve parlak olduğunu göreceksiniz. Buzluk poşetleri veya kaplarının ağızlarını kapatın ve buzluğa koyun. Donan sebzeleriniz kışın veya siz ne zaman isterseniz yenmeye hazırdır.

Bamya Nasıl Şoklanarak Saklanır?

Not: Aldığım bamyaların hepsi aynı boyutta değildi. Kimi çorbaya, kimi yemeğe yakışacak büyüklükteydi. Bu nedenle limonlu soğuk suyun içindeki bamyaları mümkün mertebe boyutlarına göre gruplayarak kaynama suyuna attım. Bu şekilde üç değişik büyüklükte bamya elde etmiş oldum. Çok miniklerini bamya çorbası yapımında kullanmak istiyorum. Diğerleriniyse, yemekte veya bamya kızartması yapımında.

Diğer yandan bamya için kullandığım bu şoklama yöntemini taze fazulye, bezelye, araka, hatta brokoli ve karnabahar için e uygulayabilirsiniz.

Şimdiden kolay gelsin, bereketli olsun.

Bamya Nasıl Şoklanarak Saklanır?

Bamya Nasıl Şoklanarak Saklanır?






1 Haziran 2018 Cuma

Erik Suyu Konservesi Nasıl Yapılır?

Erik Suyu Konservesi Nasıl Yapılır?


Erik Suyu Konservesi Nasıl Yapılır?
Bu gün sizin karşınıza zamanı yaklaşan erik suyu konservesiyle geldim. Benim, bizde bol olduğu için erik konservesi olarak anlattığım tarifi, siz kara üzüm, dut, vişne, şeftali ve kayısıyla da uygulayabilirsiniz. Ancak bu tarifi vermeden önce, bir anımdan bahsetmek istiyorum.

2010 yılı Ağustos ayıydı. Solmaz Teyze'ler bir kaç gün geçirmek üzere bize gelmişlerdi. Solmaz Teyze'yle pek güzel anlaşıyorduk. Onun anlatacak, benimse öğrenecek çok şeyim vardı. Bir sohbet, bir sohbet, pek neşeli zaman geçiriyorduk.

İlk sabah uyandığımızda Solmaz Teyze ve Zeki Amca'yı evde bulamadık. Merak edip biraz da telaşlandık. Evin önüne arkasına bakalım derken, bir baktık, bahçeden yukarıya doğru geliyorlar. Erkenden uyanmış, kuş cıvıltılarını dinlemiş, biraz da bahçeyi gezelim demişler. Nüktedan Solmaz Teyze bizim onları aradığımızı farkedince o şen kahkahasını patlatmış, "Bizi arıyorsunuz değil mi? Zeki Amca'nla ben evden kaçtık." demişti. Ben onları nasıl ağırlarım diye düşünürken, onların kendi neşelerini bu şekilde bulmaları çok hoşuma gitmişti.

Daha sonra bir ara Solmaz Teyze'yle ikimizin bahçeye çıktığımız bir ara, yere dökülen elmaları göstemiş, "Ah Sema'cığım, bu meyveleri niye ziyan ediyorsunuz? Almanlar ağaçtan düşen bir elmayı bile yitirmezler. Çürüklerini bile toplar, değerlendirirler. Çünkü onlar savaş ve yokluk görmüşlerdir. Her şeyin değerini bilirler. Ben Alman Hanımları kadar becerikli ve israftan kaçınan kişiler görmedim. Bu onlarda hiç ayıp değildir." demişti. Tabii onun bahsettiği Almanya, 1960'ların Almanya'sı. Üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçmiş. O zamanlarda Türkiye koşulları nasıldı bilemiyorum. Ama elimizdekilerin değerini daha iyi biliyor olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü annelerimiz de Solmaz Teyze'nin anlattığı gibi, becerikli ve tutumlu hanımlardı.

Solmaz Teyze'nin bu ve Almanya hatıralarıyla ilgili anlattığı benzeri bir kaç olay, benim kulağıma küpe oldu. Geçmişte annemin kışlık hazırlıklarının gönüllü yardımcısı olmamın da verdiği ilhamla, çoğu insanın arayıp da bulamadığı, tamamen doğal olarak yetişen meyvelerimizin ziyan olmaması için kendi adıma elimden geleni yapmaya başladım. Kimini reçel, kimini meyve suyu, kimini sirke yaparak değerlendirmeye çalıştım. Bu şekilde elde ettiğim ürünler kimi bizim sofralarımızda yerini aldı, kimi gelen misafirlerimize güzel bir ikramlık oldu, kimi ziyaretlerimde ev sahibine hediye edilmek üzere elimin altında hazır oldu.

Arka bahçemizde, belki de 50 yıllık bir erik ağacı var. Bize yalnızca cinsi çok güzel olan komposto eriği vermekle kalmıyor, yüksek dallarıyla sıcak yaz günlerinde evimize gölgelik oluyor. Yere yatay uzanan iri dallarından birine kurduğumuz salıncaksa, çocukların olduğu kadar, benim için de eğlence kaynağı. Şimdiki hayalimizse, üzerine küçük bir ağaç ev kondurabilmek. :)

Erik suyu konservesiyle açtığımız mevzuyu, yine onunla kapatalım. Dediğim gibi, aynı yöntemi başka meyvelerle de uygulayabilirsiniz.

Cam kavanoz ve ilk kez kullanacağınız kapakları önceden bir süre kaynatın. Böylece mikroplarını kırın.  Kullanacağınız mevyeveleri ayıklayıp yıkayın. (Ben çekirdeklerini çıkarmıyorum. Pişirmek için de derin bir tencere kullanıyorum.) Tencerenizi yarısına kadar meyveyle doldurun. Ateşin üzerine alarak, meyvelerin üzerini dört parmak geçecek kadar kaynar iyi suyla doldurun. Kaynar su, meyve suyunuzun renginin canlı ve parlak olmasını sağlayacaktır.

Kaynamaya başlayan içeceğinizi yarım saat kadar ocağın üzerinde tutun. Meyveler iyice pişip dağılmaya başlayınca, tencerenizi ocaktan alın. Bir dk kadar bekletin. Bu sırada meyveler dibe çökecektir. Elinizi yakmayacak şekilde, varsa cam ölçü kabı, küçük bir saplı cam sürahi ya da en kötü şartlarda kepçe yardımıyla kavanozlara doldurun. Dipte kalan meyveleri süzün. Eğer soğumuşsa meyve suyunu tekrar bir taşım kaynatın. Aksi halde konserve kapakları tutmaz ve konserveniz vakumlanmaz, bozulur.

Doldurdukça kavanozları sıkıca kapatıp ters çevirin. Soğuyana kadar bu şekilde tutun. Soğuduklarında düz çevirerek kapaklarını kontrol edin. Sıkışmamış olanları iyice sıkın. Konserveleriniz hazırdır.

Gördüğünüz gibi, konservelere şeker koymadım. İkram edeceğim zaman arzuya göre, arzu edilen miktarda ekleyebiliyorum. Kimizi de sade içmeyi tercih ediyor. Ayrıca kimisi bu halde hazırlanmış meyve suyunu yoğun bulup, tiketirken bir miktar daha su ilave edebiliyor. Ben bazen limon suyu da ekliyorum. Bu da farklı lezzette bir içim sağlıyor. Bunların hepsi tamamen size bağlı.

Eh ne diyelim? Kolay gelsin, bereketli olsun.








16 Mayıs 2018 Çarşamba

Kuru El Yufkasından Çıtır Tava Böreği

Kuru El Yufkasından Çıtır Tava Böreği

"Hoş geldin Ramazan-ı Şerif!
Ne mutlu ki, Rab'bim bizi yine sana, seni yine bize ulaştırdı. Şükürler olsun!
Allah'ım bizi bu Ramazan kötülüklerden uzaklaştırsın, iyiliklere daha da yaklaştırsın.
Ruhlarımızı her türlü vesveseden arındırsın.
Kalplerimizde huzur tesis edecek işler yapmayı bize nasip eylesin.
Amin!.."

...diyerek başlamak istedim. Ramazan ayı benim için her zaman özel bir zaman dilimi olmuştur. Bazı özel nedenlerle oruç tutamadığım veya çok sade sofralarda, sessiz sedasız oruç açtığım  ramazanlarda bile, bu hep böyle oldu. Çünkü öyle gördüm. Öyle de kalmasını istiyorum.

Ramazan deyince akla gelen mutfak ürünlerinden biri de, kuru el yufkası. Siz nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum, ama ben annemden öğrensiğim gibi tavada yapıyorum. Arasına ister peynirli harç, ister koymalı harç koyun çok güzel oluyor. Bizim daha çok sahur sofrasına yakıştırdığımız böreğin arasına maydanozla karışık hafif eriyen türde köy peyniri koyuyoruz. Malzemesi çok kolay olan, zaman almayan, hafif ve çıtır çıtır oluyor. Biz bayılıyoruz.

Günün bu saatinde bunları anlatırken midem kazındı. Hadi artık tarife geçelim...

Kuru El Yufkasından Çıtır Tava Böreği

Malzemeler:
8-10 kuru el yufkası
Yufkaları ıslatmak için bir kabın içinde soğuk su
Kızartmak için sıvı yağ
Peynirli börek harcı (İçine beyaz peynir ve eriyen bir çeşit peynir ve maydanoz yanında bir çay kaşığı kadar kara biber koyabilirsniz. Karabinber isteğe bağlıdır.)

Yapılışı:
30 cm kadar çaplı yapıştırmayan tavanızı iki yemek kaşığı sıvıyağla yağlayın ve kısık ateşin üzerine alın. Bir yufkayı 5+6 parçaya bölerek, hazırladığınız soğuk suyun içine daldırın. Tamamen ıslanan yufkaların üzerindeki suları silkeyerek, fazla yumuşamasına izin vermeden tavanıza döşeyin. Bir taraf kızarınca, altına geçireceğiniz bir spatula yardımıyla alt üst edin. Tavaya iki yemek kaşığı sıvıyağ ekleyerek tavanın tabanına tamamen yayılmasını sağlayın.

İlk yufkanın ikinci tarafı da kızarırken, harcınızdan az bir miktar alarak tavadaki kızarmış yüzeye yayın. İkinci yufkayı da ilkiyle aynı işlemden geçirerek harcın üzerine dizin. Hafif yağlanmış düz bir tabak yardımıyla alt üst edin. Her aşamada tavayı yağlamayı ve yufkaların arasına harç koymayı unutmayın. Yufkalarınız ve harcınız bittiğinde, böreğiniz son tabanı da kızardığında, böreğiniz hazırdır.

İşte size farklı, bir o kadar da güzel bir börek!

Hepinize hayırlı Ramazan'lar dilerim.

Allah tüm ibadetlerinizi, hayır dualarınızı ve iyi niyetlerinizi kabul etsin.


10 Mayıs 2018 Perşembe

Çilekli Dondurma

Çilekli Dondurma
Malzemeler:
500 gr çilek (ayıklanmış, yıkanmış ve doğranmış)
Bir su bardağı toz şeker
3 yumurta akı
2 su bardağı su

Yapılışı:
Çilekleri iyice ezerek süzgeçten geçirin. Süzgeçte kalan posanın üzerine 2 su bardağı suyu dökerek, posayı tekrar süzün.

Yumurta aklarıyla şekeri iyice ovun. İki karışımı birbirine katarak, şeker eriyinceye kadar karıştırın. Buzluk kaplarına alarak buzluğa koyun. Önce kenarları donmaya başlayacaktır.

Tamamen donmasına izin vermeden, kenarlar karlaştıkça karıştırın. Tamamen karlaşıp, dondurma kıvamına gelince yenmeye hazırdır.

İster külahta, ister dondurma kaselerinde süsleyerek servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.

Not: Bu tarifi, vişne, kavun, kayısı, şeftali, kiivi, orman meyveleri gibi, ezilmeye müsait diğer bütün meyvelerle yapabilirsiniz.
Diğer yandan mutfak makinası kullanıyorsanız, dondurma aparatıyla çok daha  iyi sonuç alabilirsiniz.

8 Mayıs 2018 Salı

Tavada Kolay Lahmacun (6 kişilik)

Tavada Kolay Lahmacun (6 kişilik)

Amerika'ya ilk gittiğim yıl bildiğim, özlediğim ne kadar Türk yemeği varsa yapıyor, misafirlerime de ikram ediyordum. İlk evimizin çeşit çeşit ağaçlarla çevrili, havuzlu geniş arka bahçesi, kalabalık aile ve arkadaş toplantılarımıza güzel bir ortam sağlıyordu. Böylece vatanımla aramdaki  mekansal olarak ayrılan bağı, yemeklerle ve bundan çok memnun olan Türk arkadaşlarımla tekrar tekrar kurmuş oluyordum. İlk çocuğum, Emine'm henüz doğmamıştı ve ben buna yeterince zaman bulabiliyordum.  Özlemimi gidermek için deli gibi yemek yapıyordum. Yeterince memleket havası sunmuş olacağım ki, yakın arkadaşımız, can dostumuz Nihal, "Ben size geldiğim zaman kendimi Türkiye'de gibi hissediyorum." diyordu. Uzun zamandır Amerika'da yaşayan, özyurduna, ailesine hasret duyan başka birine bunu hissettirmenin verdiği şaşkınlık ve mutluluk o an bende birbirine karışıyordu.

Menüm zengindi. Zeytinyağlı sarmalar, barbunya pilakiler, su börekleri, burmalı börekler, laz börekleri, salataler ve tabii lahmacun! O güzen kadar hiç lahmacun pişirmemiş olan ve nasıl pişireceğini de bilmeyen ben, lahmacunla ilgili aklımda kalan bir cümleyle birlikte bir gün kolları sıvayıp lahmacun yapmaya karar verdim. Yıllar önce ünlü bir lahmacuncuda çalışmaya başlayan komşumuzun oğlu şöyle demişti: "Lahmacunun üzerindeki harcın üçte biri kıyma, üçte biri iç yağı, üçte biri de soğan." Demek ki, ilk püf noktası, lahmacuna lezzet veren şey bu.

Ana malzeme bu olmakla birlikte, ince doğranmış domates, yeşil ve kırmızı biber, sarımsak ve maydanoz da lahmacunu lezzetlendirmek için konulabilecek malzemeler. Ben şahsen biberi varsa kulanıyorum, yoksa da hiç sorun değil. Onun yerine bir miktar biber salçası kullanıyorum.

Bundan sonra artık tarifime geçebilirim.

Malzemeler:
Hamuru İçin:
2 su bardağı ılık su
4,5 su bardağı un
Bir tatlı kaşığı maya
Bir yemek kaşığı sıvıyağ
Tuz
Harcı İçin:
Yarım kg yağlı kıyma
2 orta boy ince doğranmış soğan
Bir ince doğranmış yeşil biber (isteğe bağlı)
Bir ince doğranmış kırmızı biber (isteğe bağlı)
Bir ince doğranmış domates (isteğe bağlı)
Bir ince doğranmış demet maydanoz
2 dik ezilip doğranmış sarımsak
Tuz

Yapılışı:
Hamur için unu havuz gibi açın. Unun üzerine tuzu serpin. Havuzun içine mayayı ve ılı suuyu koyup elinizle karıştırın. Beş dk. kadar bekleyin. Suyun üzerine kabarcıklar çıkmaya başlayınca, sıvıyağı da ekleyip, yavaş yavaş yoğurun. Elde ettiğiniz yumuşak hamuru sıcak ortamda bir saat kadar mayalanmaya bırakın.

Diğer yandan Kıymalı harç için gereken malzemeleri yoğurun. Hamurunuz hazır olduğunda, açtığınızda kullanacağınız tavaya uygun büyüklükte ve ince açabileceğiniz bezeler elde edin. Merdane ile açarken yapışmaması için tezgahınızı ve hamuru unlamayı unutmayın.

Tavanızı düşük ısıda ocağa alın. Hamuru fazla ununda arındırmak için silkeleyin. Tekrar tezgaha alarak, elinize aldığınız bir avuç kadar kıyma harcını, hamurun yüzeyine yayın. İki elinizin ters yüzünü kullanarak, parçalamadan ve harcı dağıtmadan tavaya yerleştirin. Üzerine bir kapak kapatarak pişirin. Lahmacunların altının yanmamasına dikkat edin.

Pişen lahmacunları üst üste, yine kapaklı başka bir kaba alın. Böylece hem sıcak, hem de yumuşak kalmalarını sağlayın. Sumaklı soğan, maydanoz ve eşliğinde servis yapın.

Afiyet bal şeker olsun.



Tandır Pilavı

Tandır Pilavı

Malzemeler:
Yarım su bardağı pilavlık bulgur
Yarım su bardağı pilavlık pirinç
1,5 su bardağu kemik suyu
Bir orta boy kuru soğan (yemeklik, ince doğranmış)
Bir orta boy havuç (soyulmuş, yemeklik, ince doğranmış)
Bir yemek kaşığı tereyağ
bir yemek kaşığı zeytinyağı
Bir çay kaşığı karabiber
Bir çay kaşığı zerdeçal (isteğe bağlı)
Tuz

Yapılışı:
Pirinci yıkayıp süzün ve en az yarım saat önceden tuzlu suyda bekleterek nişastasını salmasını sağlayın. Tekrar süzün ve tel süzgeçteyken bir kez daha yıkayın. Bulguru da sudan geçirip süzün.

Yağları tencereye alıp ocağa koyun. Tereyağ eriyince soğan ve havuçları koyup hafif kavurun. Pirinç, bulgur ve tuzu ekleyerek karışıncaya kadar tahta kaşıkla bir iki döndürün.

Kemik suyu, karabiber ve zerdeçalı ekleyerek tekrar karıştırın. Kapak kapalı olarak çok kısık ateşte pişmeye bırakın. Pilav suyunu çekince ateşten alın ve sofra bezine sararak demlenmeye bırakın.

Et yemeklerinin yanında sunabileceğiniz pilavınız hazırdır.

Afiyet olsun.


7 Mayıs 2018 Pazartesi

Kolay Su Böreği


Kolay Su Böreği

Su böreği yapmak oldukça zahmetli ve zaman alıcı bir iş. Hamuru açmak, haşlamak, sıcak sudan soğuk suya taşımak, döşemek...Hepsi maharet istiyor. Ayrıca ne kadar temiz çalışmak isteseniz de, yerlerinizin bir miktar, ocağınız ve tezgahınızın tamamen batmasını göze almak zorundasınız.

Diğer yandan yapan için zahmetli olduğu kadar, yiyen tarafından bir o kadar sevilen bir börek çeşidi. Siz de "Çok severim ama bu kadar zahmete katlanmak istemiyorum." diyorsanız, size el yufkasıdan yapabileceğiniz, orijinal su böreğine yakın lezzette bir börek tarifi öneriyorum. İster peynirli, ister kıymalı, isterseniz ıspanaklı olarak yapabilirsiniz.

Hepinize çok mutlu, güzel bir hafta dilerim.

Kalın sağlıcakla...

Malzemeler:
5 adet el yufkası
5 yumurta
Bir su bardağı erimiş tereyağ
Bir fincan süt
Bir su bardağı su
İçi için bir kalıp beyaz peynir ve bir demet doğranmış maydanoz yaprağı
Tepsiyi yağlamaya yetecek kadar az miktarda ayrıca tereyağı

Yapılışı:
Beş adet yumurtayı tamamen karışıp koyu krema kıvamına gelinceye kadar iyice çırpın. Erimiş tereyağ, su ve sütü ekleyerek birbirinin içinde tamamen kayboluncaya kadar karıştırın.

Fırınınızı 200°C'ye ayarlayarak ısınmaya bırakın. Kullanacağınız fırın tepsisini tereyağıyla yağlayın. Yufkaların birini tepsiye yayıp kenarlardan sarkıtın. Hazırladığınız sıvı harçtan iki kaşık kadar yufkanın tabanına gezdirin.

İkinci yufkayı  büzüştürerek tamamen tabana yerleştirin. Tekrar sıvı harçtan gezdirin. Aynı zamanda maydanoz ve peynirle hazırladığınız harcın yarısını bunun üzerine yayın. Diğer iki yufkayı aynı şekilde büzerek ve aralarına sıvı karışımdan gezdirerek tepsiye yerleştirin.

Kalan iç harcı bu katta kullanın. Son yufkayı da bunun üzerine büzüştürerek yerleştirdikten sonra, kalan sıvı harçtan üzerine bir miktar gezdirin.

Son olarak tepsinin kenarlarından sarkan yufaları içeriye katlayarak böreğin üzerini kapatın. Kalan sıvının tamamını üzerinde gezdirerek, bıçakla birkaç delik açıp, sıcak fırına sürün.

Altı ve üstü nar gibi kızarıncaya kadar pişirin. Çıkarıp ılımaya bırakın. Ilık olarak servis yapın.

Afiyet bal şeker olsun!


2 Mayıs 2018 Çarşamba

Hafta Sonu Gezimiz ve Yeşil İncir Reçeli


Hafta Sonu Gezimiz ve Yeşil İncir Reçeli

Hafta sonları yapılan kısa şehir dışı turlarını çok severim. Çocuklar küçükken bunu gözüm pek kesmediğinden, bu seneye kadar bunu yapmayı ertelemiştik. Aman onların düzenleri bozulmasın...aman derslerinden, ödevlerinden geri kalmasınlar...derken, bu güne geldik. Benim titizliğim, sürekli görevlerin, yapılması gerekenlerin etrafında kurulan ve isteklerin ertelendiği bir yaşam tarzı artık bana bile sıkıcı olmaya başlayınca, bu kısır döngüden çıkmaya, çocukları da çıkarmaya karar verdim. Kardeşim Mustafa'nın ziyaretimize gelmesi de birlikte gezmek için iyi bir bahane oldu. 23 Nisan tatilinin hafta sonu tatiliyle birleşmesinden de yararlanarak hareket ettik.

Nereye gideceğimizi çok düşünmeye gerek de kalmadı. Bir kaç hafta önce, tanıdıklarımın ve yakınlarımın, hemen hemen aynı tarihlerde Cumalıkızık gezisi resimlerini art arda instagramda paylaştıklarını görünce, ben de en yakın zamanda görmek istemiştim. Hedefimiz bu oldu. Ama ben aynı zamanda İznik'i de merak ediyordum. Böylece İznik de yolumuzun üzerine alarak neredeyse öğlen olmak üzereyken yola koyulduk.

Karamürsel'e kadar sahil şeridini izleyerek devam ettik. Sağımızda Marmara Denizi, körfezden uzaklaştıkça genişleyen o güzelim maviliğini, solumuzda kalan yoğun bitki örtüsüyse, baharla birlikte oluşan taptaze yeşilliğini gözlerimizin önüne seriyordu.

Karamürsel'e gelince içeriye doğru tırmanışa geçtik. Yükseldikçe manzara daha da güzelleşti. Kocaeli sınırları içerisinde kalan, daha önce adlarını sıkça duyduğum Hisareyn ve Kızderbent'i ilk kez gördük. Dağların ardına gizlenmiş birer yarı cennet gibi hala bozulmamış köyleri ve tarım arazilerini görmek hepimizin içini açtı. Yol boyunca etrafta beliren çiçek tarlalarının sunduğu şölen, bizi mest etmeye devam etti.

Hafta Sonu Gezimiz ve Yeşil İncir Reçeli

Yolun çatallaştığı bir iki yerde nereden girmemiz gerektiğinde tereddüt etsek de, nihayet kaybolmadan İznik'e indik. Ama inmeden önce yeni işlenmiş, hala bakım gören tarım arazilerinin içinde kalan yamaçların birinde durup İznik Gölü'nün eşsiz güzelliğini izlemeyi ve birbirimize "Ne kadar güzel! Bayıldım!" demeyi de ihmal etmedik. Bu sözleri, tüm yolculuğumuz boyunca pek çok kez dile getirdik. Su, toprak ve ateş (o gün güneş de çok cömertti) birlikteliklerinden mutlu mesut, bilgeliklerinden dem vuruyorlar, adeta unuttuğumuz güzel duyguları biz fanilere tekrar hatırlatıyorlardı. Toprak ana her zamanki cömetrliğiyle, bu uyumlu beraberliğin meyvesi olan sonsuz bereketini adeta göğsünden dışarı fışkırtıyordu.

Hafta Sonu Gezimiz ve Yeşil İncir Reçeli

Başlangıcı yüzyıllarca öncesine dayanan medeniyetlerin beşiği İznik'i çok sevdik. İlk durağımız olan İznik'e girişte bizi şehrin dört kapısından biri olan İstanbul Kapı karşıladı. Aracımızı şehrin, güzel havadan üç günlük tatilden yararlanmak isteyen yerli turistlerin varlığından dolayı oldukça kalabalık sokaklarından birine parkettik. Kültür Müdürlüğü'nün meydana kurulu bürosundan aldığımız bilgiyle şehri gezmeye başladık. Ayasofya Camii'nden ve şehrin dört kapısından bir diğeri olan Lefke Kapısı'ndan çok etkilendik. Çiniciler Çarşısı'ndan bol bol alışveriş yaptık. Her yeri tarih kokan havayı bol bol içimize çektik.

Hafta Sonu Gezimiz ve Yeşil İncir Reçeli

Zaman ilerleyince, tekrar yola koyulduk.Yol boyu hayranlığımızı dile getiren sözler etmeye devam ederek, adını son zamanlarda çok sık duyduğumuz Cumalıkızık'a geçtik. 700 yıllık mahallenin taş döşeme sokaklarında keyifle gezindik. Avluları genellikle gözleme evine dönüşmüş evlerden birinden içeri girdik. Avluya kurulmuş masalardan birine oturup, mis gibi dağ havasını içimize çektik. Çocuklar oradan oraya koştururken hiç huzursuz olmadık. Çaylarımız eşliğinde yediğimiz gözlemelerden sonra, hafiflemiş olarak oradan ayrıldık.

Çıktığımız yokuşu aşağı inerken, yol boyu sıralanmış tezgahlardan birinde gördüğüm yaban incirleri, hayalimde daha önce hiç yapmadığım, fakat ilk fırsatta denemek istediğim yeşil incir reçeline dönüşünce, bir kilo aldım. Eve gelince de ön hazırlıklarından sonra hemen reçele dönüştürdüm. Eh, asıl amacım sizlere tarif sunmak olduğuna göre, artık reçelin tarifini verebilirim.

Hafta Sonu Gezimiz ve Yeşil İncir Reçeli

Malzemeler:
50-60 tane yeşil yaban inciri (satıcının söylediğine göre "erkek incir" (aşısız incir)
5-6 su bardağı su
3 su bardağı toz şeker
Bir karanfil tohumu (isteğe bağlı)
5-6 damla limon suyu
Bir çay kaşığı tuzsuz tereyağ

Yapılışı:
İncileri yıkayıp, bıçakla soyun. 5-6 su bardağı suyla, incirler yumuşayıncaya kadar kaynatın. Çok yumuşatmamaya özen gösterin.

Haşladığınız incirlerin suyundan bir su bardağı ayırarak, incirleri süzdürün. İncirleri tekrar tencereye alın. İncir suyunu, ve şekeri ekleyerek bir gece bekletin.

Ertesi gün suyunu iyice salan incirlere karanfil tohumunu ve tereyağını da ekleyerek kaynatın. Reçel kıvamına gelmesine yakın limon suyunu ilave edin. 5 dk daha kaynatarak ateşten alın.

Reçeli, sıcak tencerenin içinde daha fazla pişmemesi için hemen cam bir kaba veya kavanozlara alın. Kendi haline soğumaya bırakın.

Afiyet bal şeker olsun.

28 Nisan 2018 Cumartesi

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Pastacılık, kendi sırlarını ve özel bilgilerini içeren,  başlıbaşına bir meslek. Bazı insanlarda bulunan sanatsal yetenekle de birleşince, müthiş eserler  ortaya çıkıyor. Bunu başarabilen, meslek haline getirebilen insanlara büyük saygı duyuyor, eserleri ve kendileri önünde saygı ve hayranlıkla eğiliyorum.

Ne var ki, bu yıla kadar bu sektörün iyi bir müşterisi olamadım. Bunun yerine, her yıl çocuklarımın doğum günü pastalarını çoğunlukla kendim hazırlamayı tercih ettim. Bundaki en önemli etken, bizde doğum günü hazırlıklarının çocuklarımın da katıldığı büyük bir eğlence haline gelmesi. Her şeyle birlikte profesyonel olmasa da, pasta hazırlamaktan aldığımız büyük keyif.

Diğer yandan nişan hazırlığı gibi mükemmel yapılan doğum günü hazırlıklarını çok resmi, abartılı ve gereksiz buluyorum. Ben ailece hazırlanan, kendi el emeğimizin değdiği, doğal hazırlıklardan yanayım. Bunlar bana daha sıcak ve samimi geliyor.

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Sizler de kendi hazırlıklarınızı bizzat yapmak isterseniz, kendi deneyimlerimi sizinle paylaşmaktan büyük mutluluk duyarım. Siz de okumaya hazırsanız, işinize yaramasını umduğum ipuçlarını şu şekilde sıralayabilirim:
  1. Öncelikle kullanacağınız bütçeyi sınırlayın. Güzel, neşeli, eğlenceli bir partı hazırlamak için öyle çok maliyetli işlere girmenize gerek yok. Basit malzemeler ve biraz el işçiliğiyle ortaya çok güzel şeyler çıkarabilirsiniz.
  2. İkincisi plan yapmak ve malzemelerinizi almak için kendinize yeterince zaman tanıyın. Bu süre en az iki hafta olmalıdır.
  3. Önce yapacağınız pastaya karar verin. Zira konsepte uygun pasta hazırlamaktansa, pastaya uygun konsept hazırlamak daha kolaydır. 
  4. Pasta konusunda karar verirkem önce çocuğunuza danışın. Örneğin, "Nasıl bir doğum günü pastası istersin?" veya "Doğum günü pastan neli (nasıl) olsun?" gibi sorulara alacağınız cevaplar, size iyi bir başlangıç noktası sunabilir. Ayrıca karar verme sürecine onu da dahil etmeniz, onun kendine güvenini artıracaktır. Kendilerine verilen bu çeşit bir fırsat, sorumluluk alabilme, bağımsız karar verebilme ve kendini değerli hissetme gibi konularda çocuğun karakterine olumlu katkılar sağlayacaktır.
  5. Yapacağınız pastaya karar verdiğinizde, bunu nasıl yapacağınız konusunda internetten yardım alabilirsiniz. Ufak bir araştırmada çok geniş seçeneklerle karşılaşacaksınız. Kullanacağınız malzemeyi, el becerinizin sınırlarını ve size gereken zamanı da düşünerek örneklerinizi daraltın. Beğendiğiniz bir kaç örneği bilgisayarınıza veya telefonunuza kaydederek, bir kaç kez daha gözden geçirin. Birine karar vererek harekete geçin. İlk olarak malzemelerinizi temin ederek hazır tutun.
  6. Pasta kekinizi veya pandispanyanızı partinizden üç gün önce hazırlayın. Bir gün dinlendirip, ara kat kremalarını uygulayarak, bir gün de kremalı olarak buzdolabında bekletin. Partinizden bir gün önce de pastanızı süsleyerek, yine buzdolabında hazır tutun. Süslemeyi partiyle aynı güne bırakmayın. Bu şekilde hem pastanın tüm malzemesi birbirini tutacak, hem de tadı oturacaktır. Ayrıca iki ayağınız bir papuca girmeyecektir.
  7. Süslemelerinizi pastanın şekline ve renklerine uygun yapabilirsiniz. Bunun için de çok masraf etmenize gerek yok. Duvarlara asılan akordiyon kağıt süsler, etrafa saçılan, sandalyelere bağlanan balonlar çok güzel görünüyor. Mekanınız darsa, bunları da fazla abartmayın. Ama hazırlayacağınız masanın kenarına veya arkasında kalan duvara güzel bir "iyi ki doğdun" mesajı asmak yerinde olacaktır. Onsuz olmaz. :)
  8. Misafir çocuklar için içinde küçük hediyeler olan, mümkünse adlarına düzenlenmiş paketler hazırlayabilirsiniz. Bunu yapmak istemezseniz, konsepte uygun olarak hazırlayacağınız veya alacağınız pinatanın içini sevecekleri şeylerle doldurarak, onları sevindirebilirsiniz.  Hem bu şekilde onlar için çok eğlenecekleri ayrı bir etkinlik hazırlamış olursunuz. Ufak şekerlemeler, çerez dolu küçük paketler, çikolatalar ve örneğin ayaklarına uygun çoraplar pinatanızın içine koymak için uygun olabilir.
  9. Yiyecek ve içeceklerinizi gönlünüze göre hazırlayın. Bunu yaparken çocuklarla büyüklerin tercihleri arasında bir denge gözetmeyi unutmayın.
  10. Yiyecek ve pasta faslından sonra büyük ve küçüklerin hep birlikte eğlenecekleri oyunlar hazırlayabilirsiniz. Bu oyunlarda kazananlara verilmek üzere hazır tutacağınız küçük hediyeler, oyunların daha istekli oynanmasını ve daha eğlenceli hale gelmesini sağlayacaktır.
  11. Hazırlıklarla da yorulmuş olacağınızdan, size o gün gerek serviste, gerekse fotoğraf çekiminde yardımcı olacak kişiler ayarlamayı unutmayın. Herşeye yetişemezsiniz.
  12. Tüm her şey bittiğinde, misafirlerinizi de uğurladığınızda, koltuğa geçip ayaklarınızı şöyle bir uzatmayı da ihmal etmeyin. Çocuğunuzu mutlu etmiş ve sevdiklerinizle güzle bir gün geçirmiş olmanın doya doya tadına varın. 


Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçlarıDoğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları





Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları
Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları

Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları


Doğum Günü Pastaları ve Kutlama Hazırlıkları İçin İpuçları